-
🌿Gerçek mürşidi nasıl tanıyabiliriz?🌿
Günün birinde padişah sadrazama sormuş, “Ben evliyâ görmek istiyorum, ben nasıl tanıyacağım evliyâyı? Evliyâyı tanıyayım, göreyim, tanıyayım, bileyim” dedi. “Gel” dedi sadrazam ve pâdişahı aldı götürdü. Ama tebdil giydiler yani halk gibi giyindiler, halkın içinde tanınmasınlar diye. Gitdiler şehrin bir kenarına, bizim İstanbul şehrinde Zindankapı derler bir mahal var, orda çömlekçiler var, toprakdan çömlek yapıyorlar. Böyle dizmişler çömlekleri, saksılar, çömlekler filan, onlara anlatmak için söylüyorum, böyle dizilmiş. Oraya gitdiler. Bakdılar nûrânî yüzlü, güzel yüzlü bir adam oturmuş, boynunu bükmüş, oturuyor orada bekliyor, müşteri bekliyor yani. Pâdişâha dedi “İşte bu, evliyâ bu. Bu adam, velîdir, bu adam”. Sultan dedi ki, “Nerden bilelim velî olduğunu? Yüzünün güzelliğinden mi, sakalından mı?”. “Peki ben göstereyim şimdi sana” dedi. Asâsını uzatdı böyle, o çömleklerden birine böyle altdan takdı, “bu çömlek kaç para?” diye sordu. Bi çekdi, yirmi tâne çömlek aşağı düşdü, çatır-çutur kırıldı hepsi. Sadrazamn çekdiği çömleği aldı bakdı, ötekiler kırıldı, “Ben bu çömleği beğenmedim, bunun toprağı iyi değil” dedi. Çömlekçi dedi, “Pekâlâ ne yapalım”. “Ama çömleklerin kırıldı” dediler. “Ziyânı yok, ziyânı yok, kalb kırılmasın, kafa kırılmasın, çömlek kırılır bi şey değil” filan dedi ve oradan ayrıldılar. Ne kavga çıkardı, ne onları mahkemeye verdi, o adam, sabretdi başına gelen musîbete. “İşte” dedi sadrazam pâdişaha, “bak evliyâ, gördün mü”. “Haaa tamam” dedi pâdişah, “bu adam hakîkaten evliyâ”. Nasıl Hazret-i Îsâ’nın sağına bir tokat vurulunca, solunu çeviriyor, onun gibi.
Ondan sonra, “Peki bundan daha büyük başka evliyâ biliyor musun?” dedi pâdişah. “Bir tâne daha bilirim, o bundan büyükdür” dedi sadrazam. “Haydi gidelim, onu da görelim” dedi pâdişah. Gitdiler Sultan Ahmed Câmisinin önüne, orada bir adam karpuz satıyor, pala bıyıkları bu kadar böyle bükülmüş, kafası usturayla kazınmış, korkunç bir adam. Götürdü oraya dedi, “Bak bu evliyâ ondan büyük, çömlekçiden büyük bu” dedi. Pâdişah, “E peki nasıl bileceğiz?” dedi. “Ben göstereyim sana şimdi” dedi ve girdi karpuzların içine sadrazam. Böyle sıkıyor, karpuzu çatlatıyor, olmuş mu olmamış mı diye bakıyor. Bir tane sıkdı, koydu kenara, bir tâne daha sıkdı, bırakdı, bir tâne daha sıkdı, bırakdı. Dördüncüyü sıkarken o karpuzcu geldi, sadrazamın omuzuna elini vurdu, sadrazam başını çevirip bakdı, “Bana bak, ben Zindankapı’daki çömlekçi değilim, adamın kafasına yumruğu vurduğum gibi ayaklarını yukarı dikerim ha!” dedi. Sultan şaşırdı. Ve oradan çıkdılar, çömlekçiye para gönderdiler, zararı ziyanı ödensin diye.
Sonra pâdişah sadrazama dedi ki, “Sen bunu nerden biliyorsun?”, kafası işledi pâdişahın. Sadrazam da veliyyullahdı. O tanıyordu onları. Allah’ın velîleri, Allah’ın velîlerini tanır. Hak sözü hak kulak işidir. Hak sözü hak kulak işidir, hak göz de hakkı görür.(altıntı: Muzaffer Ozak Hocaefendi (ks), defter-i uşşak)
Arkadaşlar
amalbahrain
@amalbahrain
TuanaIstanbul
@tuanaistanbul
NazliBursa
@nazlibursa
ShajidaHindistan
@shajidahindistan
ZeynepGulsumBursa
@zeynepgulsumbursa
Gruplar
Efendi Hazretlerinin Derslerinden Notlar
Herkese Açık Grup
Amediler
Herkese Açık Grup
Büyüklerimizin halleri eğitimdi
Herkese Açık Grup
G2B-SemaBelçika
Çevrim Dışı
Antwerpen, Belçika
Medya
Fotoğraf
Video
Müzik
Dosya